Herşey Bize Karşı Mı Bizim İçin Mi


 FEZA KARAKAŞ

Eğitmen-Yazar

Benim deneyimime

göre "aşk" her zaman

oradadır ve tüm

sabrı ile onun farkına

varmamızı bekler. Her

zaman oradadır ve hiçbir zaman

yok olmaz. Ancak korku, endişe gibi

olumsuz düşüncelere inandığımız

zaman aşkı deneyimleyemeyiz.

Dünyada, kendimizde, başkalarında

yanlış bir şey, kusur ya da bozukluk

gördüğümüzde, olan ile kavga

ettiğimizde aşkın farkındalığını

yitiririz. Bu gibi anlarda "Her şey bana

karşı oluyor, dünya üstüme geliyor,

dışarıda yanlış bir şeyler oluyor" bakış

açısından algılarız yaşamı.

Yaşam bu gezegendeki diğer

tüm canlılarla paylaştığımız güzel,

şaşırtıcı ve mucizevi bir hediyedir diye

düşünüyorum. Benim düşünceme

göre, biz bu dünyaya korkudan

kaynaklanan bir çabalama, ayakta ve

hayatta kalabilme mücadelesi için

gelmedik. Dünyaya özümüzden yaşam

ile bağlantı kurmaya; neşe, huzur ve

ruhsal özgürlüğü deneyimlemeye

geldik. Bu deneyim bizim doğum

hakkımız. Doğum hakkımız olan

huzur, dinginlik ve aydınlanmaya

giden yol, nasıl düşündüğümüz ve

yaşama hangi açıdan baktığımız ile

çok ilgili... Düşüncelerini değiştir ki

dünyan değişsin. "Her şey bana karşı

mı, benim için mi oluyor?" İşte mucize,

bu sorunun yanıtında saklanıyor.

***

Yaşama iki türlü bakış açısı

olduğuna inanıyorum. Birincisi,

dışarıda yanlış bir şeyler oluyor ve

olmamalı; ikincisi ise dışarıda olan

ihtiyacım olandır... Her şey bana

karşı oluyor diye inanan insanlar için

dünya tehlikeli bir yer olarak algılanır.

Dünyayı, dış dünya olarak algılarlar.

Mutlu, güven içinde olmaları, huzurlu

veya bolluk içinde yaşayabilmeleri için

dış dünyaya bağımlı yaşarlar. Ancak

dış dünya onların istediği gibi olursa

koşullara bağlı, onlara endeksli mutlu

olurlar. Mutlu ve huzurlu olmaları,

dış dünyaya bağlı olduğu için korku

içindedirler ve güven içinde olmak

amacıyla dış dünyayı kontrol etmeye

çabalarlar. Halbuki dış dünya, iç

dünyamızın yansımasıdır. Her şey iç

dünyada yani zihinde başlar ve dış

dünya, iç dünyanın perdede görünen

yansımasıdır. Bunun farkında olmayan

insan, iç dünyasına ve zihninin

içindeki inanç ve yaşama bakış açısına

odaklanarak, o an ne düşündüğünün

farkına varacağına dış dünyayı tehlikeli

olarak algılar ve perdede yansıyanı

değiştirmeye çalışır. Bu çaba dipsiz

bir kuyu ve nafile bir çabadır. Her

şey benim için, benim büyümem ve

dönüşmem için oluyor bakış açısından

dünyayı algılayanlar ise her olayda ve

durumda büyümeyi seçerler. Dışarıda

olan yine aynı olandır ama bakış açısı farklı olduğu için insanın deneyimi

gece ile gündüz kadar farklıdır.

Yaşadığımız mutsuzluk, bağımlılık

ve acıların kaynağı dış dünya değil, dış

dünya ile ilgili yazdığımız hikayelerdir.

Acı çekmemizin ve mutsuzluklarımızın

kaynağı olarak başkalarını ve olanı

suçlamalarımız, bizleri patinaj yapan

bir araba gibi yerimizde saydırır.

Dolayısıyla geçmişin etkisi altında kalır

ve geçmişin tekrar etmesiyle devam

eden bir kısır döngüye gireriz. Kendi

acılarımızı yaratanı dışarıda aramak ve

mutlu olmak için onları değiştirmeye

çabalamak yerine, acılarımızın

kaynağının kendi yazdığımız hikayeler

olduğunun farkına varıp, sorumluluk

almayı ve her düşündüğümüze

inanmamayı, inanmadan önce

sorgulama sağlayabiliriz.

"Olan, ihtiyacımız olandır. Evren

dosttur ve her şey bizim için oluyor"

penceresinden yaşamı kucaklayabilen,

ruhsal büyümeye açık olan insandır.

Her şeyde bir hayır bulacak ve bunu

büyümek için firsata çevirebilecektir.

Hepimiz mutlu olmak isteriz.

Doğal olarak hiç kimse acı, keder,

ızdırap çekeceği şeyleri deneyimlemeyi

arzu etmez. İstesek de istemesek

de yaşam bize fikrimizi sormadan

deneyimlemek istemediğimiz ateş

topları gönderecektir. Sevdiklerimizi

kaybedebilir, hastalık, iflas, boşanma,

geçimsizlik, yaşlılık gibi stres verecek

ve kontrolümüz dışında gelişecek pek

çok durum ile karşılaşabiliriz. Olan

olmuştur ve olanı değiştirmemiz

mümkün değildir. Değiştirebileceğimiz

tek şey, olan ile olan düşüncelerimizdir.

"Her şey benim için oluyor" bakış

açısından baktığımızda ise olan ne

kadar karanlık görünse de o karanlığın

içinde bir inci olduğuna inanır ve o

inciyi bulmayı deneyimleyebiliriz.

"İhtiyacım olan olandır ve olan

ihtiyacım olandır" bakış açısından

bakan insan, güven içindedir.

Hakikatte olan her şeyi firsata

çevirebilir. Teslimiyet halindedir ve

direnmez. Her insanın yaşamına bir

sebep için geldiğinin bilincindedir.

"Bu insan benim karşıma benim

için çıktı. Kendim ile bilmediğim

karanlık bir yönümü bana göstermek

için burada. Hediyem nedir?"

penceresinden bakar olana. Onu

kızdıran, sinirlendiren, öfkelendiren,

düğmelerine basan her insan ve

durumu, onun ruhsal büyümesini

sağlayan, zihin hapishanesinden

çıkması için sihirli anahtar getiren

guruları olarak görür. Bu insanlar

onun aynalarıdır ve düğmelerine onun

için basarlar. Düğmemize basan her

insanda, kendimizde kapalı olduğumuz

ve farkında olmadığımız karanlık

yönlerimizi görürüz. Olan her şey

ve karşılaştığımız her insan, karanlık

yönlerimizin farkına varmamız ve

aydınlanma yolculuğumuz için bizlere

gönderilmiş kutsal hediyelerimizdir.


Kaynak: Pozitif Dergisi

Yazar: Feza KARAKAŞ

Yorumlar

Popüler Yayınlar